Chadwick Boseman’a Veda – “Ma Rainey’s Black Bottom” Film Eleştirisi

 

Mer haa baa! Bu hafta uzun zamandır tanıtımları yapılan ve gerek konusu gerekse oyuncu kadrosu ile merak konusu olan film “Ma Rainey’s Black Bottom”ı hep birlikte inceleyeceğiz. Her zamanki inceleme yöntemizle önce filmin künyesine bir bakış atacağız ve konusuna değineceğiz, elimizden geldiğince spoiler vermemeye çalışacağız. Sonrası ise malum… İleri Geri Dergi meydan muharebesi… O zaman ne duruyoruz, haydi başlayalım!

Ma Rainey’s Black Bottom” 2020 tarihli, 94 dakikalık bir Netflix Originals filmi. George C. Wolfe’un yönetmen koltuğunda oturduğu filmimizin yapımcıları ise Todd Black, Dany Wolf ve ünlü tiyatro metni “Fences” ile daha önce de yönetmenlik ve yapımcılık işindeki hünerlerini gördüğümüz Denzel Washington. Ana kastta ise çok sevili Viola Davis (Viola Hanım’ın hayranlarını bu yazıya da bekleriz: “How To Get Away With Murder” incelemesi ) ve Chadwick Boseman’ı izleme şansına sahip olduk. Aslında bu filmin bu denli merakla beklenmesindeki en büyük faktör geçtiğimiz ağustos ayında hayatını kaybeden Chadwick Boseman’ın izlediğimiz son filmi olması. Dört yıl boyunca kalın bağırsak kanseri ile mücadele etmesine rağmen hastalığını medyaya duyurmadan film çekmeye devam eden Boseman, maalesef bu elim hastalığa 28 Ağustos 2020’de yenik düştü. Yazımıza devam etmeden önce kendisini buradan sevgiyle anıyoruz ve “Wakanda forever!” diyoruz!

Levee rolünde Chadwick Boseman (ortada) ve solda Slow Drag rolünde Michael Potts ile sağda Cutler rolünde Colman Domingo

Filmimizin konusuna gelecek olursak: Filmimiz 1920’li yılların Chicago’sunda dönemin ünlü blues sanatçısı Ma Rainey ve grubunun kayıt yapmak üzere bir stüdyo ile anlaşması ve grubun Ma Rainey stüdyoya gelmeden önce kendi arasında yaşadığı yer yer eğlenceli ve gerilimli anlar ile Ma Rainey stüdyoya geldikten sonra artan gerilimi ele alıyor. Bu noktada filmle ilgili görüşlerimi belirtmeden önce filmi henüz izlememiş olanlara filmle ilgili daha iyi bir fikir verebilmek adına iki noktaya ilişkin bilgi paylaşımını faydalı görüyorum.

Ma Rainey
Ma Rainey ve grubu sahnede

Ma Rainey 1886’da Gertrude Pridgett ismi ile dünyaya gelmiş ve 1904’te Will “Pa” Rainey ile evlendikten sonra “Ma” Rainey (ki kendisi “Mother of Blues” olarak da anılıyor) olarak tanınmış ünlü bir Afrikalı-Amerikalı blues sanatçısı. Blues türünün ilk kayıt yapan sanatçılarından olan Ma Rainey ilk kaydını 1923 senesinde yaptıktan sonra 5 yıl içinde yüzü aşkın kayıt yapıyor. Yani anlayacağınız en sağlamından bir müzisyen ile karşı karşıyayız bu filmde. Kendisinin en ünlü şarkıları ise “Bo-Weevil Blues”, “Moonshine Blues” ve filme adını da veren “Ma Rainey’s Black Bottom”.  Filmi izlemeden önce Ma Rainey’nin müziği ile ilgili fikir sahibi olmanın faydalı olacağını düşündüğüm için şuraya filmimizin en önemli şarkısını bırakayım:

“Ma Rainey’s Black Bottom” tiyatro afişi

Yukarıda bahsettiğim bilinmesi gereken ikinci husus ise karşı karşıya olduğumuz filmin aslında bir tiyatro eserinden uyarlama olduğu gerçeği. August Wilson tarafından 1982 yılında kaleme alınan oyun, 1984 yılında ise Broadway açılışını yapıyor ve akabinde Amerika’daki en prestijli tiyatro ödülü olan (bizdeki Afife Jale Tiyatro Ödülleri gibi düşünebilirsiniz) Tony Ödülleri için “En İyi Oyun Ödülü” adaylığı alıyor. Oyunun 2003 Broadway açılışında ise Ma Rainey olarak karşımıza Whoopi Goldberg çıkıyor. Yani anlayacağınız Ma Rainey’nin kaderi hep iyi oyuncuların eline bırakılmış diyebiliriz.

Ma Rainey rolünde Viola Davis

Eveeeet geldik o malum yere. Filmin yukarıda da belirttiğim üzere ilk kısmı grubun stüdyoda bir araya gelmesi çevresinde işleniyor. İlk olarak Chadwick Boseman’ın canlandırdığı hırslı ve yetenekli trompet sanatçısı Levee karakterinin, grubun diğer üyeleri ile bir bütünlük içinde çalışmak istememesi izleyiciye veriliyor. Söylemem gerekir ki tarihte böyle bir karakter mevcut değil ancak Levee’nin ünlü Jazz piyanisti Jelly Roll Morton veya Delta Blues sanatçısı Charlie Patton olabileceği yönünde tahminler yapılıyor (Detaylar için Screenrant adresini ziyaret edebilirsiniz). Çok geçmeden Levee’nin bu hallerinin altında yatan sebebin ise kendi şarkılarını yazması ve kendi grubunu kurarak kayıt yapmak istemesi olduğunu anlıyoruz. Ancak bu hevesli halleri, diğer grup üyelerinin yeteneklerini küçümsemeye kadar giden “nüktedan” sataşmalara dönüştüğünde başta eğlenceli ilerleyen sohbetimiz kavga gürültü halini alıyor. Peki aslında bu kavga gürültünün temeli gerçekten bir yetenek savaşı ya da grup içi uyumsuzluk mu? Hayır! Aslında tartışmaların odak noktasında hep Amerika’da süregelmiş olan sistematik ırkçılık var. Birbirinden farklı mizaçlara sahip 4 grup üyesinin kendi hayatından bahsederken atlayamadığı tüm eşiklerin üstünde hep koca bir “ırkçılık” yazısı asılı olduğunu görüyoruz. Levee’nin eleştiri oklarının merkezine oturtulmasında ise kayıt stüdyosu sahibi beyazlara “yalakalık” yaptığı iddiası var. Yani aslında ırkçılık yüzünden çektiği acıya savunma mekanizması olarak ırkçılık ile karşılık verme gibi bir ironik durum da bu şekilde güzelce anlatılmış.

Ancak burada her ne kadar söylerken üzülsem de söylemeden de geçemeyeceğim bir husus var. Bahsettiğim tartışmaların hepsi tek mekânda uzun diyaloglar halinde geçiyor ve çok ciddi bir duygu yükü altında izleyiciyi eziyor. Fakat maalesef bu yük altında ezilen sadece biz olmamışız. Her ne kadar Chadwick Boseman Bey’in ölümüne çok da üzülsek ve kendisini sevsek de Levee rolü bana sorarsanız rahmetliye biraz büyük gelmiş. Kabul uzunca anlatıların olduğu sahneler gerçekten aktarımı çok zor sahnelerdi ancak türünün ilk örneği de değildi. Boseman’ı izlerken içimden özellikle bu sahnelerde “rolün kapı eşiğinde bekliyorsun hala adımını atamadın” şeklinde serzenişlerde bulundum ve bu da benim için filmin akışına ciddi bir balta vurulması demekti.

Rainey Grubu prova yaparken

Filmi bana kalırsa kaldırıp omzuna alan kişi Viola Davis’ti. 94 dakikanın hiçbir anında Viola Davis’i görmedim. Her an kinayeli ve kibirli tavrı, hiçbir şeyden memnun olmayan hali ve altın kaplamalı gevrek gülüşü ile Ma Rainey ile karşı karşıyaydım. Beni yeniden ve yeniden kendinize hayran bıraktınız Viola Hanım, her jestinize mimiğinize sağlık. Yalnız Viola Hanım’ı da bir noktada hırpalamam gerekiyor ki o da şarkı söyleme sahneleriydi. Playback inanılmaz gözüme çarptı ki bunun böyle olmaması gerektiğini anlayacak kadar ses sanatçısı biyografisi izledik. Burada da aslında topu Viola Davis’e mi atmalıyız yoksa ses yönetimi ile ilgilenen kişiyi mi günah keçisi ilan etmeliyiz karar veremiyorum. Bu kararı izleyip de kendiniz veriniz, sonrasında ise bize kararlarınızı iletişim kutusundan ya da Instagram hesabımızdan (@ilerigeridergi) bildiriniz!

Ma Rainey rolünde Viola Davis, kayıt stüdyosu sahnesi

Oyunculardan bağımsız olarak filmle ilgili genel görüşlerime gelecek olursam: Film hiç de öyle ahım şahım bir yapım değil. Eğer “Bir şeyler izleyem kafamı dağıtsın sonrasında hayatıma dönem, yoluma bakam” diyorsanız evet “Ma Rainey’s Black Bottom” 94 dakika için sizi günlük tasanızdan uzaklaştırabilir. Ancak bir sinemasever gözüyle baktığımda filmle ilgili söyleyebileceğim tek şey “bir film” olabilir. Bana kalırsa izleyicisine öyle çok da büyük bir eğlence vaat etmezken kurgu açısından da ciddi kopukluklar var. Bir kere bizim hikayemiz Ma Rainey mi? Yoksa biz Levee ile mi ilgileniyoruz? İşte bütün film boyunca tam olarak bu iki uç arasında sürüklenirken bir bakmışsınız ne olduğunu anlamadan film PAT etkisi yaratan bir olay ve finalle bitmiş, yazılar akıyor… 1,5 saat bir film için gayet ideal bir süre iken bu film koşturmayı çok sevmiş belli ki. Sistematik ırkçılık üstüne eğilmişken bir anda Ma Rainey’nin kayıt sahneleri ile atmosfer dağılıyor… Ben sinirleniyorum sayın okur, sinirleniyorum…

Bunun dışında orijinallik konusunda filme bir şey diyemiyorum keza zaten uyarlama olduğunu yukarıda belirttim. Ancak benim uyarlama sinema noktasında artık birkaç lafım var… Yetmedi mi? Farkında mısınız sevgili okur 2010’lardan beri neredeyse bir kitaptan ya da hayat hikayesinden uyarlanmamış, özgün bir senaryo izleyemedik. Ödül törenlerinde “En İyi Özgün Senaryo” dalında bağımsız sinema örnekleri dışında pek bir şey göremez olduk. Ne oldu size senaristler? Tüm fikirler bitti mi? Neden bu hallere düştük el birliğiyle? Bilemiyorum, keyfim kaçık…

“Ma Rainey's Black Bottom”
“Ma Rainey’s Black Bottom” ekibi sette

Yönetmen, görüntü yönetmeni ve kostüm ekibinin elinden iyi bir iş çıktığını belirtmeden de geçemem. GEÇEMEM EFENDİM, THEMIS’IN ÇOCUKLARIYIZ! Birçok sahnede Chicago’nun yaz sıcağını odamda hissettim, 1920’lerin rüzgârı burnumun ucuna “Rüzgârlı Şehrin” kokusunu getirdi.  Yönetmenin oyuncular için yarattığı teatral nefes alanı da aslında kendi stilini ortaya koyması için de güzel bir fırsat yaratmış. Fakat buradan yönetmene fırsatçı dediğim gibi bir anlam da çıkarmayalım lütfen!

Eveeeet, yazımın sonuna geldim sevgili okur! Haftaya yine bir filme diziye muhtemelen gelişine sallayacağım yazımda görüşmek üzere. Beyaz perde ile kalın, size farklı insan hayatları ile empati kurmayı öğretir. Kendinize iyi bakın, sevgilerimi evinize postaladım. Zarf konusunu biliyorsunuz!

Yazı: İnci Ece Akyalçın