Neler Oluyor Neler: 50. Yılında Marvin Gaye, “What’s Going On” ve Soul’un Değişimi

Marvin Gaye

Müzik tarihi, içerisinde bulunan eşsiz işler, müzisyenler ve olaylarla adeta bir hazine gibidir. Bu hazinenin içerisinde barındırdığı nadide parçaları hatırımızdan çıkarmamak ve onlara gereken değeri göstermek ise biz müzikseverlere düşüyor. Bu haftaki yazımda, jazz çağından rockabilly’ye, klasik rock hükmünden new age’e ve hip hop’ın doğuşuna kadar kulaklarımızla duyup gözlerimizle gördüğümüz onlarca muazzam eser arasında oldukça önemli bir yere sahip, eşsiz bir albüme yer vermek istedim. Geçtiğimiz günlerde yayımlanışının 50. yılını geride bırakan güzide Marvin Gaye albümü, “What’s Going On”, acaba neler anlattı dinleyicilerine veya vermeye çalıştığı mesajlar yerini buldu mu? Haydi, hep beraber inceleyelim!

60’lı yıllarda ve 70’li yılların başında soul gibi bir müzik türünde müzikseverlerin duymaya alışık olduğu konular genelde aşk ve seks ağırlıklıydı. Soul müzik, herhangi bir arayış içerisinde miydi? Ya da müzisyenler farklı konulara değinmek için herhangi bir efor sarf ediyor muydu? Aslına bakarsanız bu soruların cevapları daha çok plak şirketi yöneticilerinin tutumunda saklı. Soul tandanslı bir çizgide ilerleyen Tamla Motown adlı plak şirketi de biraz evvel bahsettiğim gibi, müzisyenlerinin aşk ve seks temaları ekseninde dönmesi gerektiğini düşünüyordu. Zira, müzisyene ve dolaylı olarak da plak şirketine finansal bakımdan yararlı olacak olan da buydu. 1961-1971 yılları arasında tam 110 adet “Top 10” hitine imza atan Motown, formülü çoktan çözmüştü uzun lafın kısası. Bu zaman aralığında plak şirketini zirveye taşıyan sanatçılar arasında elbette Stevie Wonder, Diana Ross, The Jackson 5 (Evet, Michael Jackson’ınki!) ve The Marvelettes’in yanı sıra muazzam derecede seksi sesi ile Marvin Gaye de bulunuyordu. Ancak Marvin, şirket patronlarının tüm uyarılarına rağmen farklı bir işe imza atmak, kendini kitlelerce farklı tanıtmak istiyordu. İşte tüm bu olayların ışığında 1971 senesinin 21 Mayıs’ında “What’s Going On” piyasaya sürüldü. Öyle de bir sattı ki… Patronların ağzı bir karış açık kaldı.

Marvin Gaye, 1973

Ticari açıdan bir intihar olacağı ve felaketle sonuçlanacağı düşünülen bu sosyal ve politik içeriği çok kuvvetli albümün yok satması nereden bakılırsa bakılsın devrim niteliğinde bir olaydı. Mesaj kaygısı güdülen bir soul albümünün yok satması demek o dönem için inanması oldukça güç bir başarıydı yani. Marvin’in muazzam performansı, albümdeki fevkalade enstrümantasyon ve lirik anlamda yaratılan devrimin bir araya gelerek yarattığı füzyon, müzikseverlerin tarihin en iyi albümlerinden biriyle tanışmasına olanak sağlamıştı. Amerika Birleşik Devletleri açısından bir hüsranla süren Vietnam Savaşı’nın yankılarının rahatça duyulabildiği albümün ismi bile küçük bir kelime oyunu aslında. Soru işareti kullanılmaması yazım hatasından değil yani. “Neler oluyor?” yerine “Olan biten” şeklinde çevirebiliriz albüm ismini. Küçük bir nüans gibi gelse de kulağa, aslında oldukça önemli bir ayrıntı bu. Sivil itaatsizlik, iklim değişimi, savaş, yoksulluk ve çocuk hakları gibi pek çok sosyal konuya parmak basan efsanevi albümü parça parça inceleyelim o halde.

9 parçadan oluşan 35 dakikalık albümün açılışını albümle aynı ismi taşıyan “What’s Going On” yapıyor. 70’li yılların başına gelindiğinde, Motown’ın bir numaralı erkek vokalisti olan Marvin Gaye, hitleriyle oynadığı rolün yetersizliğinden yakınmaktaydı. Bunun neticesinde, daha evvel belirttiğim gibi sosyal konulara değinmeye karar verdi. İşte bu ilk parçada, Marvin’in zarifçe gerçekleştirdiği bir barış talebi aslında. Albüm boyunca süregelen o eleştirel ve protest bütünlüğün ilk adımı burada atılmış oluyor. Marvin’in duruşu çok açık: “Peace, not hate!”. Tüm zamanların en müthiş soul şarkılarından biri, hatta belki de en iyisi. Şüphesiz.

“What’s Happening Brother” adlı ikinci şarkı, Vietnam sonrası Amerika’ya geri dönen bir askeri ve onun kültüre uyum sağlama yolunda yapması gerekenleri anlatıyor bize. Bu parçanın, Vietnam’da 3 sene askerlik yapan Gaye’in kardeşi Frankie’den esinlenerek oluşturulduğu da söyleniyor elbette. Muazzam giriş parçasının bir reprise’ı (bir melodiyi yeniden ele alma) gibi başlayan ve savaşa dair konulara değinen bu muhteşem parçayla süzülüp gidiyoruz adeta. Bütünün üçüncü parçasıyla birleşmesi ise adeta kulaklarımıza bayram yaşatıyor. “Flyin’ High (In The Friendly Sky)” adlı üç numaralı parça, bir tık daha yavaş bir perdeden başlıyor ancak albümün bütün halini asla bozmuyor, hatta tersine konsepte müzik bazında harika bir ekleme olduğunu belli ediyor. Lirik anlamda, Marvin’in hayatının büyük çoğunluğunda kullandığı bir uyuşturucu olan marijuanadan ve marijuananın “yükseklerde uçmak” olarak nitelenen mecazi etkisinden dem vurmakta. Gökyüzü (sky) kelimesi, Marvin için arkadaş canlısı, huzurlu ve neşeyle dolu bir kelime olarak niteleniyor burada. Parçadaki slow atmosfer, aynı Marvin’in sözleriyle anlattığı gibi ilerleyerek onun iç dünyasının uyuşturucu ile ne hale geldiğini anlamamızı sağlıyor.

Marvin Gaye
Marvin Gaye stüdyoda, 1973

Oldukça pürüzsüz, kaymak gibi bir geçişle “Save the Children” adlı mesajı oldukça açık olan ismiyle müsemma dördüncü parçaya geçiyoruz. Dünyayı mahvetmeden ve onlar için yaşanmaz bir hale getirmeden önce kurtarmamız gerektiğinden bahseden Marvin, “Who really cares, to save a world in despair” dizesini okuyarak işaret fişeğini yakıyor. Dördüncü parçada da ilk parçadan şu ana dek geçen süre zarfında ilmek ilmek işlenmiş tek bir parçanın farklı kısımlarını dinler gibi oluyoruz. Protestonun, sosyal mesajların ve birçok farklı konunun parçalarla müzik eşliğinde ne kadar şahane bir biçimde füzyona uğradığını tecrübe ediyoruz adeta ve “God Is Love” adlı beşinci parçaya doğru yol alıyoruz. Yine oldukça ismiyle müsemma bir parça. Gaye’in tanrıya ve dine adadığı, 45’lik versiyonundan çok daha hareketli olan albüm versiyonu aynı zamanda daha sonra kendisini öldüren babasına da adanmıştı. İsmini de İncil’in bir bölümünden alan bu parça enstrümantasyonuyla da kendine hayran bırakıyor.

“Mercy Mercy Me (The Ecology)” adlı altıncı parça, modern toplumun çevreyi ve ekolojiyi tahrip edişinin yasını tutuyor adeta. Petrol faciaları, radyoaktif atıklar ve aşırı nüfusun yok ettiği doğal güzelliklerden adeta özür diliyor Marvin. 1984 senesindeki trajik ölümünden çok daha uzun seneler yaşayabilse belki de 50 sene evvel yazdıklarından çok daha fenasını düşünürdü. İnsanın doğaya karşı işlediği tüm barbarlıklar adına umutsuzca bir haykırış ve özür bu parça. Soul müziğin, muhteşem sözler ve vokalle kusursuz uyumu…Bu haykırışın sonrasında kulaklarımıza dolan yedinci parça “Right On”, 7 dakika 32 saniyelik süresiyle albümün en uzun şarkısı unvanını elinde bulunduruyor. Tam bir soul / funk klasiği haline gelen bu harikulade eser, tek bir parça hissiyatıyla devam eden albümün içindeki küçük Latin dokunuşlarıyla bile farklı bir yerde. İnsanların ruhlarına dokunmayı kendine amaç edinen Gaye (pun intended), kalbinde şefkat olan herkese destek olduğunu “yürü be!” diyerek gösteriyor adeta.

Albümün son iki parçasının ilki olan sekiz numaralı eser “Wholy Holy”, oldukça hareketli ve uzun bir parçanın ardından daha yavaş devam ediyor. Mesaj oldukça açık: “We proclaim love, our salvation.” diyerek kurtuluşun yalnızca aşkta gizli olduğunu beyan ediyor sevgili Marvin. Sondan bir evvelki bu parçada Marvin, insanların bir araya gelmesinin önemini vurguluyor. Slow sürüp giden soul ezgilerinin dört bir yanımızı sardığı şahane bir parça sonrasında albümün dokuzuncu ve final parçası olan “Inner City Blues (Makes Me Wanna Holler)” ile karşılaşıyoruz. Albümün son parçası, bütününe nazaran daha karanlık ve puslu bir havada ilerliyor. Bunun nedeni ise sözlerinde saklı. Amerika Birleşik Devletleri’nde her daim hazır ve nazır olan polis şiddeti, ekonomik ve sosyal eşitsizlik, Vietnam Savaşı ve sonrasındaki protestoların altında çatır çatır çatırdayan Amerikan gettolarını tasvir ediyor bu parça aslında. Karanlık ve puslu havası, işte tam da bu yüzden. Amerika’nın kanayan ve acı çeken yarası, banliyö yaşamı ve adaletsizlik bu parçanın her bir yanından fışkırarak bizlere ulaşıyor. Parçanın yardımcı yazarı James Nyx Jr, “İnsanları aya gönderen hükümetin gettolardaki insanlara yardım etmediği” ve benzeri konulardan konuştuklarını anlatıyor 1998 tarihli bir röportajında. Marvin ve James’i, ton ve hava değişikliğine rağmen albümün finalini böylesine çarpıcı bir biçimde yaratmaya iten de bu sohbetti sanırım. Arka planda devam eden şahane bas yürüyüşü, Marvin’in albüm boyunca süregelen üst moddaki vokalini biraz daha karanlık bir funk moduna büründürmesi ve kitlelere ulaşması planlanan mesajlarının en sonuncusu ve belki de en çok ses getireni olan eşitsizlik ile bu efsane albümü efsanevi bir şekilde noktalıyoruz.

Marvin Gaye
Marvin Gaye, piyano başında

Üzerinden 50 sene geçmesine karşın güncelliğini koruyan birçok farklı olaya ev sahipliği yapması, bulunduğu konumu daha iyi değerlendirerek kitlelere birçok konuda farklı mesajlar ulaştırmak istemesi ve daha öne denenmemiş olanı deneyerek risk alan ve akabinde başarılı olan bir iş olması hasebiyle “What’s Going On” kesinlikle gelmiş geçmiş en iyi albümlerden bir tanesi. Pek çok tüm zamanlar listesinde kendisine üst sıralarda yer bulmasının sebeplerinden bazıları benim sizlere aktarmaya çalıştıklarım aslında. Bu albümün yayımlanışından yalnıza 13 sene sonra trajik bir şekilde hayata gözlerini yuman Marvin Gaye, hem kendi itibarını hem de plak şirketinin itibarını, o zamanın koşullarına göre, tehlikeye atarak aslında ne kadar gerekli bir işe imza attığının pek tabii ki farkındaydı. Önemli olan zaten şirketin buna ikna olmasıydı. Lirik yapısının içerdiği önemli konuların soul müzikle oluşturduğu muhteşem ahenk ve albümün birbirine ustalıkla geçirilmiş iplerle sağlam bir yapı oluşturması Marvin’in ne denli vizyoner bir müzisyen olduğunu kanıtlar nitelikte.

Bitirmeden evvel, sizleri muazzam bir Marvin Gaye performansı ile baş başa bırakmak istiyorum. Nice 50lere, huzur içinde yat Marvin.

 

“(…) But who really cares? Who’s willing to try?”

 

Yazı: Ege Demir

2 thoughts on “Neler Oluyor Neler: 50. Yılında Marvin Gaye, “What’s Going On” ve Soul’un Değişimi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir