Bambaşka Janrların Kesişim Noktası: Müzik

Mayıs 2021

Eveeet, sevgili okurlar! Bahar aylarını geride bırakmak üzere olduğumuz şu günlerde karşımıza yine birbirinden güzel albümler çıkmaya devam ediyor. Piyasanın altını üstüne getiren kayıtların yanı sıra daha evvelki yazılarımdan da hatırlayacağınız üzere arkada kalmış, ana akım dinleyici tarafından pek önemsenmemiş harikulade kayıtlar da bizlerin önüne sunuluyor. Bu yazımda, geçtiğimiz hafta gözüme çarpan, hatta çarpmakla kalmayıp orada uzun süre konaklayan birkaç kayıttan bahsetmek istiyorum sizlere. Zira, bunların arasında sanatsal değeri oldukça yüksek olduğunu düşündüğüm işler de var. Haydi bakalım, hep beraber bu birbirinden farklı kayıtları incelemeye koyulalım!

black midiCavalcade” (Mayıs 26, 2021)

[Avant-prog / Jazz-rock] [uzunçalar]

black midi

2017’de yılında kurulduktan iki sene sonra çıkardıkları ilk albümleri “Schlagenheim” ile adlarından sık sık söz ettiren Londralı avant-prog ekibi black midi, bu sefer çok büyük bir bombayla karşımıza çıkıyor. İlk albümüyle de birçok müzikseverin radarına girmeyi başaran grup, bu sefer çıtayı çok daha yükseğe taşıma gayretinde belli ki. Zira bu King Crimsonvari soundun jazz riffleri ve avant-garde müzikle kesişimini başka bir şey açıklayamıyor. Crimson’ın efsanevi çıkış albümü “In the Court of the Crimson King”i bilenler neden bu albümde Crimsonvari bir hava yakaladığımı rahatlıkla anlayacaktır. Ancak bu durumu kötü olarak algılamak kesinlikle sizin için eksi olacaktır. Zira ekibimiz bu soundu kendilerine bir ilham kaynağı almış olacak ki ortaya bambaşka güzellikte bir ürün çıkmış. Elde edilen ürün, 1969 yılında Crimson’ınkine benzer bir çığır açıcılıkta ve yaratıcılıkta desem kesinlikle yanılmış olacağımı sanmıyorum. 42 dakika 8 şarkılık uzunçalar, vaat ettikleriyle dinleyiciyi kendine çekiyor. Oldukça yoğun, teknik anlamda dolu ve avant-garde’ın doruklarında hissettiren bu 42 dakika, adeta bir gelgit görevi görüyor. İnişli çıkışlı, bir öyle bir böyle ancak her daim kaotik bir düzen içerisinde olan bu nefis albüm, her müzikseverin tecrübe etmesi gereken şahane bir serüven gibi… Çağdaşlarından çok daha farklı bir yerde konumlandırabiliriz bu albümü. Müziğin bambaşka boyutlarını keşfe çıkmayı kolay hale getirdiği için bu delilere bir teşekkürü borç bilirim. Yılın henüz yarısını bitirmiş olmamıza ve daha altı ay bulunmasına rağmen yıl sonu listemde kendine rahatlıkla yer bulabileceğini düşünüyorum bu albümün. Şiddetle tavsiye edilir! 

Modern bir başyapıt? Neden olmasın!

Favori parçalarım: Ascending Forth, Slow, John L

9,5/10

Lil Zey“Kara Tiyatro” (Mayıs 28, 2021)

[Trap] [uzunçalar]

Avant-prog’dan çok keskin bir geçişle Türkçe trap sahnesine dalıyoruz. Uzun süredir takip etmekte olduğum Lil Zey, çok beklenen albümünü sonunda geçtiğimiz günlerde yayımladı. 28 dakikalık süresiyle çabucak biten albüm, 10 şarkıdan oluşup Lil Zey’i neden çok sevdiğimi bana yeniden hatırlatıyor adeta. Açılış şarkısı “Avaz Avaz”ı ortalama bulmakla beraber ikinci parça önceki teklilerinden biri olan bayıla bayıla dinlediğimiz “1 gr eksik”i yine yine yine severek dinledim. Üçüncü parça “Piç Ettim”i ‘kesinlikle daha iyi olabilirdi ya’ deyip pek tutamadım açıkçası. İşte tam olarak bu noktadan sonra albüm alçak uçuş yapmaya başlayıp bizleri adeta bombardımana tutuyor. Dördüncü parça olan “Baltalı Hano”, adını 19. yüzyıl sonlarında İstanbul’da yaşamış bir mafya anasından alıyor. Hem beati hem de sözleriyle albümü uçuşa geçiriyor ve bizleri de havaya sokuyor. Ardından albümle aynı ismi taşıyan parça geliyor. Lil Zey’in neden trap sahnesine yeni bir soluk getirdiğini kanıtlar nitelikte bir parça olduğunu düşünüyorum açıkçası. Albüme ismine vermesi de apayrı bir güzelliğe büründürüyor parçayı. Ardından gelen üçlüden ilki olan “Peygamber Sabrı”nda GOKO! ile düet yapan Zey, “Vuslat” ile biraz yavaşlayıp ardından Khontkar ile beraber söylediği “Olamam İflah” ile son düzlük öncesi “burası benim sahnem” diyor. “Kazanana dek” diyerek bizlere daha evvel tekli olarak sunduğu şahane ikili “Zor” ve “Zor II” baş başa bırakıyor. Daha önce dinlediğimiz üç parça ve üzerine eklenen yedi adet yeni parçayla bana kalırsa piyasanın oldukça üstünde bir performansla karşımıza çıkıyor Zey burada. Uzun lafın kısası, bu albüm kesinlikle bol replay kalitesine sahip bir albüm. Üst üste gelen ortadaki beş şarkısıyla çok iyi havaya sokuyor. Birkaç tık düşük bulduğum iki parçayı saymazsak oldukça iyi bir albüm olduğunu düşünüyorum. 

Favori parçalarım: Kara Tiyatro, Zor, Baltalı Hano

7/10

Sweet Trip“A Tiny House, In Secret Speeches, Polar Equals” (Mayıs 28, 2021)

[Dream pop / Indietronica] [uzunçalar]

Sanki hiç bırakmamışlar gibi! Eveeeet, daha önceki listelerimde bahsettiğim gibi bu sene geri dönüşlerin senesi oldu. Son albümü “You Will Never Know Why”ın üzerinden 12 yıl geçen Sweet Trip, sonunda sessizliğini bozdu ve bizlere şahane bir albüm bahşetti. 2003 senesinde çıkardıkları muazzam “Velocity: Design: Comfort” ile bir önceki albümlerinin soundlarını füzyona uğratarak adeta ‘12 sene beklememize değdi’ dememize sebep oldular bu yepyeni albüm ile. İlahi bir vokal, şatafatlı bir enstrümantasyon ve glitch pop ile kesişen dream pop özellikleri dinleyiciyi bir fantazyadaymışçasına uçuruyor. Muhteşem girişinden semavi bir hal alan müthiş son parçasına kadar kendinizi bu albümün sesleri tarafından inşa edilip beyninize yerleştirilmiş bir düşler evreninde buluyorsunuz. Albümün elbette öne çıkan parçaları mevcut ancak albümü şahane kılan bir başka özellik de pek çok şarkıda biraz evvel tanımladığım hissiyatı yaşamanız için ortam hazırlanmış olması. 69 dakikalık albüm boyuna dünyevi olan her şeyle bağınızı koparıp zihninizin derinliklerine yelken açmanız oldukça büyük bir ihtimal yani. Her bir parça sonunda bir sonraki parçayı daha fazla istiyor bünyeniz. Her birinde bambaşka hislere bürünen zihniniz sizi hep daha fazlasını istemeye itiyor. Sweet Trip, diskografisine yepyeni bir klasik eklemiş gibi görünüyor sevgili dostlar. Son iki albümünü (özellikle “Velocity: Design: Comfort”) çok seven biri olarak söyleyebilirim ki bu albüm şimdiden bir klasik haline geldi. Sözlerin beyninize yavaş yavaş, akıp giderek, sanki bir hülyaymışçasına kazındığını ve müziğin damarlarınızdan girip tüm vücudunuza yayıldığını düşünün. İşte bu hissiyatın somut bir şeye en çok yaklaştığı albümlerden biri kesinlikle yeni Sweet Trip albümü. Harikasınız çılgın ikili!

Favori parçalarım: Surviving A Smile, Snow Purple Treasures, Chapters

9/10

Mach-Hommy“Pray For Haiti” (Mayıs 21, 2021)

[Abstract hiphop] [uzunçalar]

En istekli, en arzulu ve bütün albümlerinden birini yayımlayan Mach-Hommy ile tanışmam geçtiğimiz senenin ortalarına tekabül ediyor. Geçen seneki albümü ve bir önceki sene çıkarmış olduğu kısaçalarıyla radarıma giren Mach, bu albümüyle belki de en iyi işini ortaya koydu. Her dinleyişimde yeni yeni şeyler keşfetmemi sağlayan bu harikulade albüm, barlarıyla, beatleriyle, inişleri, çıkışları ve duruşuyla beni benden aldı diyebilirim. Griselda Records ile herhangi bir alakası olan müzisyen yolunu buluyor mu desem? Hip hop / rap müziğin ilerleyişi ve birçok farklı türle füzyona uğrayışı ve birçok yenilik sonrası diyebilirim ki içerisinde bulunduğumuz şu yıllar belki de yaratıcılık bakımından bambaşka bir Rönesans yaşatıyor biz müzikseverlere. Mach-Hommy de bu Rönesans’ın yıldızlarından biri olarak önemli bir rol üstlenmiş olsa gerek ki böylesine akıcı, çekici ve alabildiğine sanatsal bir albüm elde edebildik. Mach’ın müziğe bakış açısı ve müzik zevki de elbette bu albümü muazzam kılan en önemli detaylardan biri. Jean-Michel Basquiat imzalı albüm kapağı, Haiti dilinin kullanımı ve birçok başka küçük görünen ama albümü yücelten detay sayesinde diyorum ki; bu albüm bu senenin en iyilerinden biri. Benim gibi müzikte sanatsal dokunuşları, artistik seçimleri ve kültürel birikim kullanımını seven biri için biçilmez bir kaftan bu albüm. Albüme ismi bakımından ilham kaynağı olduğu düşünülen (?) Westside Gunn albümü “Pray For Paris”i çoktan sollamış olduğunu düşünüyorum bu albümün. 

Kendisini icra eden böylesine yaratıcı sanatçılar varken rap müziğin sırtı asla ve asla yere gelmeyecektir. 

Favori parçalarım: The Stellar Ray Theory, Ten Boxes – Sin Eater, Murder Czn

9/10

Eveeeet, bir başka listemizin daha sonuna gelirken belirtmem gerekiyor ki bu seferki oldukça pozitif oldu. Dört uzunçalarlık mini “yeni işler listesi”, umarım sizin de ufkunuzu genişletir. Zira, biri ülkemizden olan bu dört ayrı albüm farklı tarzlara ve ortamlara mensup olmalarına karşın beni etkilemeyi başaran müzisyenlerin ellerinden çıktı. Şimdiden herkese iyi dinlemeler.

Bitirmeden evvel sizleri, yazımın başında incelemesini yapmış olduğum black midi’nin, yeni albümlerinden parçaları icra ettikleri KEXP performansı ile baş başa bırakmak istiyorum. Kendinizi performansa bırakın.

Yazı: Ege Demir

One thought on “Bambaşka Janrların Kesişim Noktası: Müzik

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir