
Bazı müzisyenleri, albümleri veya teklileri dinlerken kendimizi belirli bir ana, bir anıya veya mekâna ışınlanmış halde buluruz. Bu cümleyi genelleme olarak belirttim. Zira, müzik ile bir şekilde haşır neşir olan çoğu kişi muhtelif sanat eserleriyle belirttiğim tarzda bağlar kuruyorlar. Elbette ben de bu kişilerden biriyim. Ayrılmaz biraderler Øye ve Bøe’nin insanlığa verdiği en büyük hizmet olan Kings of Convenience, tamı tamına 12 senenin ardından kaydettikleri ilk tekliyi henüz yayımladılar. Üstelik bununla da yetinmediler ve biz fanilere yepyeni bir Kings of Convenience albümü müjdelediler.
17 Haziran’da “Peace or Love” adıyla çıkaracakları dördüncü albümleriyle kalplerimizi yeniden fethetmek için yola koyulan sevgili kafadarlar “Rocky Trail” adlı teklilerini 30 Nisan’da müzik platformlarına saldılar. 9 sene sonra ilk YouTube yüklemelerini yaparak yeni teklilerini bir video kliple taçlandıran şahane ikilimiz adeta kulaklarımızın pasını sildi diyebilirim.
Sanki Bizi Hiç Bırakmamışlar Gibi!
Kings’in müziğini birçok şeye benzetebilirim. Onları birçok duygu, durum ve mekânla özdeşleştirebilirim. Buruk bir mutluluk, sonbahar ya da İskandinavya… İşin şahane tarafı da bu ya zaten. Kings’i dinleyen her bir birey onlardan kendilerince yararlanıyor. Elbette ikilinin parçalarında kullanmayı tercih ettikleri ortak temalar, şarkı sözü ve bestesi seçimleri mevcut. Dinleyici ise onlardan kendi deneyimlerine göre yararlanmaya devam ediyor. Tam 12 sene sonra bile…

Yeni teklimizi gelince… Sanki 2009’daki son albümleri “Declaration of Dependence”ten sonra zaman durmuş da Kings de bir kapsülde kalıp 2021’e dek orada kalmış gibi. Birbiri içine geçmek suretiyle muhteşem bir ahenk yaratan akustik gitarların, yaylılar ve kafadarların duble vokali ile olan muhteşem tangosuna yine ve yeniden tanıklık ediyoruz. Şarkı yazma, besteleme ve hissiyatı aktarma meselelerinde kaldıkları yerden devam edebildiklerini kanıtlıyorlar bizlere. İncelikli hazırlanmış bir parça diye düşünürken bir yandan da kulağımızın aşina olduğu ezgileri bizlere tattırıyorlar. Hem kişisel hem evrensel temalara değinen dalgın ve düşünceli sözler algı ve pişmanlık gibi temalara da değiniyor. Bütün bunların ışığında, bu parçaya ve bir dahaki ay dinleme şerefine nail olacağımız yepyeni albümleri hakkında diyebileceğim yegâne şey şudur: “eve dönmek gibi…”.
Kings of Convenience’tan yepyeni bir tekli dinlemenin ve hatta koskoca bir albüme kavuşacak olmanın verdiği hazdan dolayı ben de sizlere beni anılarımda yürüyüşe çıkaran, sevdiğim kişilerle sevdiğim mekânlara uzanıp duygudan duyguya sürükleyen bu şahane ikilinin en sevdiğim parçalarını önereceğim kısa bir liste hazırlayayım dedim. Zira, dünyanın karman çorman olmuş halinden, memnuniyetsizliğimizin kontrolden çıktığı ve tahammül seviyemizin yok denecek kadar azaldığı şu günlerden kurtulup zihnimizin içerisinde tanıdık ama bir o kadar da özlem içeren duygularla yüz yüze geleceğimiz rengârenk bir mekâna yollanmak hepimiz için iyi olacaktır diye düşünüyorum. Haydi o halde, yola koyulup kafadarların dünyasına giriş yapalım!

Misread (“Riot On An Empty Street” – 2004)
Böyle bir liste yapmaya niyetlenip de bu parçayı dışında tutmak demek düpedüz ayıp etmek, hatta ve hatta günaha girmek demekti. Birçokları gibi ben de ikilimizi bu parça ile tanıdım. Elbette bu parçayı listede barındırmamın bir başka sebebi de grubu tanımayanlar, nasıl bir tarza sahip olduklarını bilmeyenler ve gruba ısınmak isteyenler için biçilmiş bir kaftan olması. “Kings of Convenience nasıl bir müzik yapıyor abi?” diye bir soruyla karşı karşıya kalsam vereceğim ilk örneklerden biri bu parça olurdu sanırım. Sözleriyle arkadaşlık gibi bir yandan genel diğer yandan da oldukça özel bir konuyu işleyen bu şahane imza parçası, bize ikilinin müziğiyle alakalı her türlü ipucunu verirken huzur verici havası, akustik gitar, piyano ve yaylıların liderlik ettiği muazzam bir enstrümantasyonla kalbimizi çalmayı başarıyor. Tek plan çekilmiş harikulade klibi ile yemyeşil çayırlarda huzurla gökyüzünü seyretme isteği doğurmayı da başarıyorlar. İyi ki varlar.

I Don’t Know What I Can Save You From (“Quiet Is The New Loud”- 2001)
Bir sonraki albümleri “Riot On An Empty Street”i daha fazla seven bir dinleyicileri olarak çıkış albümleri “Quiet Is The New Loud”un da oldukça dinlendirici ve yer yer hüzünlü olduğunu düşünmüşümdür her zaman. Daha sonraki parçalarından birkaç tık daha minimal bir havada ilerleyen bu parça, sırf sözleri ile müziğinin müthiş bir tezat oluşturması nedeniyle bile bu listede rahatlıkla kendine yer bulabilecek bir parça. “Unutmak” kavramı ile alakalı çarpıcı sözlere ev sahipliği yapan parça, aslında bu duygunun ne kadar normal olduğunu da hayali bir eski kız arkadaşın, anlatıcının zihninde oluşan hatırası vasıtasıyla dinleyiciye aktarıyor. Olay akışı bakımından belirli bir başı veya sonun olmayan parça, sözlerinin bilinmemesi durumunda güzel bir bahar sabahında alabildiğine uzanan yemyeşil bir alanda ferahlatıcı bir yürüyüşe çıkılmışçasına huzur veriyor dinleyen kişiye. Tabii ki bu algı, sözlerin okunup idrak edilmesinin ardından yerle bir oluyor. Çıkış albümünün en çarpıcı kısmı olduğunu düşündüğüm bu parçayı dinleyerek Kings’e ısınmaya bir adım daha yaklaşabilirsiniz.

Rule My World (“Declaration of Dependence” – 2009)
Beraber biz müzikseverlere sundukları son yeni albümlerinin üzerinden tam 12 sene geçti. Bu albümü bir öncekine göre bir tık daha aşağıda tutuyorum. Sebebi ise bir öncekini müzikal açıdan daha önde bir yerde konumlandırmam. Yine de önümüzdeki bir ay boyunca son kez “son Kings of Convenience albümü” unvanını elinde bulunduracak olan bu albüm, ikilimizin ruhlara, duygulara ve tecrübelere ne kadar iyi dokunduğunu bir kez daha kanıtlamıştı. İşte “Rule My World” adlı parça da tüm bu dediklerimi kanıtlar nitelikte. Tam da şu günlerin, yani yaz aylarının yaklaşmakta olduğu harikulade bahar günlerinin parçası olduğunu düşünüyorum bu parçanın. Muhteşem gitar solosu ve nerdeyse uhrevi denecek sözleriyle dinleyen kişinin zihninde bambaşka şeyler uyandıran ve uzun bir akşam üstü otoyolda seyahat ederken kafasını camdan dışarı sarkıtmasına sebep olabilecek bir parça bu parça. Bu kadar spesifik bir tasvire gerek var mıydı? Kendiniz dinleyip öğrenebilirsiniz elbette. Buyrun efendim o halde sizleri baş başa bırakayım bu parça ile.

I’d Rather Dance With You (“Riot On An Empty Street” – 2004)
Muazzam albümün bir başka muazzam parçası daha. Kings of Convenience’ın en bilinen parçalarından biri. Adında geçtiği gibi dinleyicisini dansa zorlayan muhteşem bir Kings hiti daha. Oldukça hareketli olduğunu söylememe lüzum yok sanırım. Bir miktar tebessüme, hayatında biraz değişikliğe ve kederi defetmeye ihtiyacı olan herkesin yolunun bir gün kesişeceği bu muhteşem Kings eseri, tatlı mı tatlı bir video klibe de sahip. Piyanosunun, gitarlar ve yaylılarla bir araya geçmeye başladığı ilk saniyelerden ritim tutarak vücudunuzu bir oraya bir buraya savurmayı engelleyemediğiniz o son saniyelere dek inanılmaz bir neşe ile dolmanızı sağlıyor bu parça. İnsanın içini kıpır kıpır eden bu yapıt, içerisinde bulunduğumuz şu kapanma günlerinde bünyelere ilaç gibi gelecektir. Sonsuza kadar olmasa da üç buçuk dakika boyunca bir sürü olumsuzluktan kendimizi arındırabileceğimiz bir kaçamak görevi de görüyor bu şarkı. Mutlu anılara ve sevilen insanlara…

Failure (“Quiet Is The New Loud”- 2001)
Mini listemize biraz beklenmedik bir sonu uygun gördüm. Çünkü… Çünküsü kişisel aslında biraz. Bu parça benim kişisel favorilerimden biri olduğu için amacı tanıtım, hedef kitlesi ise henüz onları tanımamış olan sizler olan minik bir Kings of Convenience listesine son sıradan girmeyi başardı. “Başarısızlık” kavramından oldukça tatlı bir beste ve basit ancak etkileyici sözlerle harika bir aranjman yaratmak… Bizim ikilinin oldukça iyi olduğu konular bunlar tabii ki. Bizimkilerin Simon & Garfunkel’i andıran harmonisi, “bardağın dolu tarafından bakmak” isteyen bir kadının gözünden anlatılan kısacık hikâyesi ve kulağa basit gibi gelen bir yanıltıcılığa sahip olan bu nadide eser, bana grubu neden sevdiğimi bir kez daha hatırlattı. Yağmur yağıp ıslansak dahi yürümeye devam etmek gerektiğinin altını çizerken enstrümantasyonu ile de başımızı döndürüyor bu parça.
Onur Listesi:
Me In You (“Declaration of Dependence” – 2009)
Cayman Islands (“Riot On An Empty Street” – 2004)
Winning A Battle, Losing the War (“Quiet Is The New Loud” – 2001)
Mrs. Cold (“Declaration of Dependence” – 2009)
Sorry or Please (“Riot On An Empty Street” – 2004)
24-25 (“Declaration of Dependence” – 2009)
“An”ların Müziği
Bu yazıda da daha önce belirttiğim gibi, Norveçli ikilinmiz anlara, duygulara ve mekânlara hitap etmeyi çok ama çok iyi biliyor. Tekrar eden birtakım temalar mevcut iken spesifik olup kişiden kişiye, deneyimden deneyime değişebilen hisler de bu parçaları biz müzikseverler için özel kılıyor. Hayata dair birçok hissiyat, tecrübe ve anı ile bağdaştırabileceğimiz şarkı sözleri ve tam kıvamında bir sakinlik yakalayıp beni mest eden müziğiyle Kings of Convenience, geç de olsa keşfedilmeyi bekleyen yıldızlar arasında bulunuyor. Ve elbette eklememe gerek yok ama… Hiçbir şey için geç değil.
“24 and blooming like the fields of May,
25 and yearning for a ticket out.
Yazı: Ege Demir