Soyutluğun İçinden Doğan Estetik: Ressam Elif Çiftçioğlu!

SOYUTLUĞUN İÇİNDEN DOĞAN ESTETİK: RESSAM ELİF ÇİFTÇİOĞLU!

Merhaba sevgili okurlar, bugün sizin için başarılı ressam Elif Çiftçioğlu’nu terlettik. Resim, Türkiye’de sanat, sanat perspektifi ve nicesi ile ilgili keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Buyurunuz efendim!

Isabel’e Bakmıştım, 2020

İleri Geri Dergi: Elif Hanım sizi biraz tanıyabilir miyiz? Yaşınız, hayatınız, eğitiminiz mesela…

Elif Çiftçioğlu: 37 yaşındayım, İstanbul’da doğdum büyüdüm. Lisansımı Sabancı Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı, yüksek linsansımı Melbourne Üniversitesi Victorian College of the Arts – Performans Sanatlarında Prodüksiyon Tasarımı bölümünden aldım.

İG: Çizimlerinize baktığımızda soyut çalışmalara yöneldiğinizi görüyoruz. Sizi soyut çalışmaya iten şey ne oldu?

EÇ: Soyut çalışmanın hisleri ifade etmenin iyi bir yolu olduğunu düşünüyorum. Bilim ve Teknoloji çağında, değerlerin ve hislerin arka plana atılmaması gerektiğini düşünen bir sanatçı olarak, bazı duyguları canlandırabilmek, hatırlatabilmek için seçtiğim bir dil soyut anlatım.

Canlı Çizim Seansı 1 – Çizgilerin İçinden, 2020

İG: Resim yaparken müzik dinler misiniz? Dinliyorsanız ne tür müzikler oluyor?

EÇ: Genellikle sakin müzikler tercih ediyorum. Meditatif, chill ve enstrümental diyebilirim. Sözlü müzik pek tercih etmiyorum çalışırken. Kruder & Dorfmeister dinlerim, Spotify’da Live Sessions playlistime de resim yaparken çalan şarkıları ekliyorum.

İG: Çalışmanızı yaptığınız ortamı betimler misiniz?

EÇ: Her yerde çizim yapabilirim. O sırada içimi neresi açıyor, ya da nerede kendimi üretken hissediyorsam orda çalışıyorum, bir yer bağımlılığımın olmaması özgür hissetmeme sebep oluyor.

Uçuşan Düşünceler, 2020

İG: Size ilham veren biri veya bir şey var mi?

EÇ: Temiz hava almak ve tabiat.

İG: Resimle ilgilenmeye ne zaman ve nasıl karar verdiniz?

EÇ: Çocukken boyama kitaplarını taşırmadan boyamak benim için çok önemliymiş (kuzenim söylüyor 😀 )  Ortaokulda odamın duvarlarını ve dolaplarımı boyardım. Resim derslerim hep iyiydi. Şimdi de olduğu gibi birçok renkli boyamalarım var, bir de ufak ufak kara kalem desen çizimlerim var çocukluğumdan aklımda kalan. Üniversitede tasarım seçince zaten çizim hep hayatımda kalmış oldu. Bir ifade biçimi ve birçok konuyu ele almak için yaratıcı bir yöntem olduğunu düşünüyorum resmin.

İG: Karantina süreci sanatsal anlamda sizi olumlu mu olumsuz mu etkiledi?

EÇ: Tempomu hızlandırdı diyebilirim.

Ejderhalar, 2020

İG: Var olmayan bir görüntüyü “hayal gücünüzle yaratmak” nasıl bir his? Bu yaratma süreci sizde nasıl gelişiyor?

EÇ: İç açıcı bir his, hayal gücü insanı alıp farklı yerlere götürüyor, günlük rutinlerden çıkarıyor ve farklı bakış açıları kazandırıyor. Yaratma süreci, çizmeye hazır veya istekli olduğumda başladığım, zaman zaman planlayarak zaman zaman akışına bırakarak ve kendiliğinden olmasına izin verdiğim bir süreç. Genelde totalinde nasıl bir şey ortaya çıkaracağımı tahayyül etsem de hatalara, rastlantılara, değişime açık bir süreci tercih ediyorum. Bu elementler insana sürpriz olarak geliyor ve yaratımı ileriye götürmenizi sağlıyor, tahmin etmediğiniz yenilikler katıyor. Sanırım bu yenilikler de yaratımın devam etmesini sağlıyor. Süreçte karşılaştığım fikirlerle yeni eser üretiyorum, böylelikle bir sonrakinin zemini bir önceki çalışmamda kendini buluyor.

İG: Çalışmalarınızı sanatseverlere ulaştırmak için hangi kanalları kullanıyorsunuz? Bir sergi duvarı kiralamak günümüz sanatçıları için oldukça maliyetli. Dijitalleşen dünya size daha fazla insana daha az maliyetle ulaşma imkânı sağladı mı?

EÇ: Fiziksel alan her zaman tercihim. Dijital alanlar ne kadar daha fazla insana ulaşıyormuş gibi görünse de gerçek esere ulaşmamış oluyor. Bir eserin kendisini görmek ile onun dijital taramasını görmek arasında çok büyük bir fark var. Hem uyandırdığı his hem etkileyiciliği hem rengi hem ruhu her şeyi farklı. Fiziksel bir çalışmanın dijital versiyonu bana kalırsa sadece neye benzediğine dair bir izdüşüm olabilir. Aslında dijital çalışmalarımdan sipariş verildiğinde de sanatseveri baskı sürecine de dahil etmeyi seviyorum, çünkü resmin baskısı alınırken ki heyecan ve o ana tanıklık etmek de unutulmayan bir anı oluyor.

Çizgilerin İçinden, 2020

İG: Pandemi süreciyle birlikte çevrimiçi sanat atölyelerini sıkça görmeye başladık. Sizin de böyle bir çalışmanız oldu mu? Yoksa yapmayı planlıyor musunuz? (Mesela bizler çeşitli güzel sanat alanlarında okuryazarlığımızı geliştirebilmek adına bu tip atölyelere katılmaya çalışıyoruz. Sizin atölyenize katılmayı da çok isteriz 😀 )

EÇ: Salı günleri saat 14.00’da canlı çizim performanslarım oluyor Instagram üzerinden. Bu yayınlar için bir de Youtube kanalı açtım. Bu performanslarda belli bir zaman diliminde bir resme başlayıp improvize bir şekilde bitirmeyi hedefliyorum, her türlü rastlantısallığa açık deneyimler oluyor. Herkesin izleyebileceği seanslarda, izleyerek öğrenmekten de faydalanılabileceğini düşünüyorum.

Bunun dışında the co.immunity adlı yeni bir oluşumda Can Eren ile bir söyleşimiz oldu, orada veya farklı topluluklarda atölye çalışmalarına başlayabileceğimi düşünüyorum, sanırım bu konuyu zaman gösterecek. Tabii ki sizi de beklerim hem salı günü hem de ileride olabilecek atölye çalışmalarıma :D.

İG: Dijital sanat hakkında ne düşünüyorsunuz? Çizimleri dijital ortamda yapmak sizce resmin ruhuna aykırı mıdır?

EÇ: Resmin ruhuna aykırı olduğunu düşünmüyorum. Çok başarılı eserler var dijital teknoloji ile yaratılmış. Benim için burada önemli olan o resmin dijital ile yaratılmış olmasının bir sebebi bir anlamı olup olmadığını sorgulamak. Kullanılan tekniğin, içeriğe katkısı olmuş mu olmamış mı? Data görselleştirmelerine ruh veren eserler görüyorum, bir de yalnız data görselleştirmeleri var, bu kategori daha çok infografik videosu bana kalırsa. Resimde de tablet, syntic gibi araçlarla teknolojinin sağladığı özgürlük rahatlık kolaylık temizlik gibi etkenler de düşünülürse tercih edilmesini anlayabiliyorum. Fakat benim görüşüm bu etkenlerin dışında sanat eserini anlamamızda bir katkısı olup olmadığı. Çünkü şöyle bir şey, bilgisayarda suluboya gibi, yağlı boya gibi, akrilik gibi boyama olanakları var, bu “gibi”ler benim söylemek istediğim şeyi söylememe bir fayda sağlıyor mu yoksa orada “mış gibi” yapan bir şeye mi bakıyorum? Tabii bu konu illüstrasyon için geçerli değil. İllüstrasyonlarda böyle bir sorgulama yapmıyorum.

Balık Denizde, 2020

İG: Bir ressam olarak fotoğraf ve resim ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Fotoğraf makinasının ilk çıktığı dönemlerde ressamlar bunun bir sanat olmadığını sadece var olanı olduğu gibi göstermek olduğunu ileri sürmüşler. Bu bakış açısı sizce günümüzde de var mıdır?

EÇ: Fotoğraf makinası çıktığında birçok illüstratör de işsiz kalmış bu sebeple de bir karşı koyma doğmuş olabilir. Fotoğraf çıkana kadar o görseli göstermenin yolu baskı teknikleri ve çizimmiş. Bahsettiğiniz görüşün artık çok geçerliliği olduğunu düşünmüyorum. Çağdaş fotoğraf sanatı ve resim çok iç içe geçmiş durumda bana kalırsa. Birbirlerinden beslendiklerini de düşünüyorum.

İG: Ressamların ilham bulabilmek adına birkaç gün üretim detoksu yapıp sadece sanat tükettiği dönemler olduğunu duymuştuk. Sizin için de benzer süreçler var mı?

EÇ: Benim detokslarım çok kısa sürüyor 😀 1-2 gün dinlenip devam edebiliyorum. Çok büyük ölçekli resimler yapmadığımdan olabilir. Son zamanlarda yaptığım çalışmalar tam konsantrasyon isteyen, düşünme ve yoğunlaşma süreci uzun; fakat üretim aşamasında çok zaman almayan resimler. Bu sebeple dinlenme ihtiyacım da çok uzun sürmüyor.

Lalemsi Mercan, 2020

İG: İnsanların takdirini kazanmak bir sanatçı olarak size motivasyon sağlar mı yoksa iç tatmini yaşamak yeterli midir?

EÇ: Motivasyon sağlar bence, resimlerimin beğenilmesi çok hoşuma gidiyor. Kendini çok eleştiren bir sanatçı olarak dışardan olumlu yorumlar almak benim için önemli. 

İG: Sizce iyi resim çizebilmek için okulunu okumak gerekir mi? Yoksa yetenek benim için yeterlidir diyenlerden misiniz?

EÇ: İyi resim çizmek için okul şart mı emin değilim. Teknik kitaplar ve devamlı çizmek ile de çizim geliştirilebilir ama bir derinliğinizin olması için, çok boyutlu düşünebilmeniz için, diğer disiplinlerle paralellikler kurabilmeniz için, bilgi dağarcığınızın geniş olması için, çoklu bakış açısına sahip olmanız için okul, eğitmenler, okul ortamı önemli.

İG: Türkiye’de sanatçı olmak sizin için ne anlam ifade ediyor?

EÇ: Bu sorunun cevabının benim için olumlu olmasını çok isterdim. Ancak zanaat ve sanatın hak ettiği değeri görmediğini, çok kısıtlı bir çevrede yaşatıldığını bunun da genellikle derinlikten uzak olduğunu düşünüyorum. Ancak sanatçı kendi sosyal yaşantısında sanatçı olarak hayal ettiği gibi algılanırsa mutlu olabiliyor bence. Bir doktor, avukat, mühendis gibi çoğunluk tarafından aynı şekilde algılanan bir meslek veya karakter değil sanatçı günümüzde.

 

Dalgalarda Çiçekler, 2020

Röportaj: Aslınur Doğan, Didenur Kazar