Japon Sanatı Ukiyo-e: Avrupa Sanatına ve Klasik Müziğe Etkisi

Merhabalar, İleri Geri’de yazmaya başladığımdan beri çeşitli sanat dalları ile ilgili okumalarım arttı ve daha önce bilmediğim birçok şeyi öğrenme fırsatım oldu. Aslında öğrendiklerim tabii ki sanat tarihi tutkunlarının ya da sanat okur-yazarlarının çoktandır bildiği şeylerdi ama insanlık için küçük benim için büyük oldular.

Resim, heykel ve benzeri güzel sanatlar hakkındaki bilgilerim ve fikirlerim genellikle Avrupa ve Türkiye ile sınırlıyken “Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Sanat Fikri” kitabını okurken Japon sanatı ile ufak bir tanışıklığım oldu. Müsaadenizle kendisini sizlerle de tanıştırmak istiyorum: Ukiyo-e.

Ukiyo-e

Ukiyo-e eski Tokyo’da ortaya çıkan genellikle ahşap baskı tekniği ile yapılan ve “geçici dünyanın resimleri” anlamına gelen sanat ürünlerini tanımlayan isimdir. Kendisi 17. ve 20. yüzyıllarda yoğun bir şekilde yapılmış. Şimdi bir bakalım neymiş ne değilmiş.

17. ve 19. yüzyıllar arasında Japonya’da son derece kapalı ve baskıcı bir rejim uygulanmış. Aslında Japon kültürünün bu kadar “kendine has” şekilde kalmasının büyük oranda bundan kaynaklandığı düşünülüyor. Japonlar o dönemlerde sadece Hollandalılar ve Çinliler ile ticaret yaptığından kültür etkileşimi noktasında alıcı olarak zayıf kaldıkları söylenebilir. Ancak içe kapalılık dönemi boyunca Japonlar kendi içlerinde oldukça önemli gelişmeler göstermişler. Ukiyo-e sanatı da bunlardan biri tabii ki.

Kapalı ve baskıcı rejim döneminde halkın hedonistik faaliyetlerinden endişe duyan hükümet özellikle zevk ve eğlence mahallelerinde bir dizi düzenlemeler yapmış ve insanların eğlenceye düşkünlüğünü engellemeye ya da zorlaştırmaya çalışmış (yazarken deja vu yaşadım…). Ama tahmini çok zor olmayan bir şekilde bu baskıcı rejim, işleri zorlaştırırken bir yandan da farklı bakış açılarının ve sanat fikirlerinin doğmasına sebep olmuş. Yasaklar karşısında insanların eğlence düşkünlüğü daha da kamçılanmış: Yasaklanan eğlence mahalleleri, tiyatrolar şehrin başka bölgelerine taşınmış ve bu bölgelerde eğlence düşkünleri için bolca restoranlar, işletmeler açılmış.

ukiyo-e
Ukiyo-e sanatının büyük ustası Hiroshige’den Saruwaka-machi’nin gece manzarası (Kısıtlanan gösteriler sadece gece yarısı ve sabah gün doğumu arasında olduğundan bu çizim dolunayın gözüktüğü ötelenen eğlence mahallesini gösteriyor)

Geçici dünya (Ukiyo-e), dünyevi zevklerin uçarılığı anlamına gelirken zamanla gece yarısı eğlencelerine katılan insanların ve sanatçıların gündelik yaşamlarını, vurdumduymaz hoş ortamlarını konu almaya başlamış. Sanatçıların bu gündelik hayatın sıkıntılarından uzak hayatlarını tasvir eden baskılar insanlara sıkıntılarını unutturan ve gittikçe popülerleşen bir akım haline gelmiş. İyice popüler hale geldikten sonra doğa manzaraları da bu konuya dahil edilmiş.

Başlarda oldukça pahalı olan Hint Mürekkebi ve fırça ile yapılan çizimler baskı haline gelince daha ulaşılabilir hale gelmiş; toplu üretim yapılabilir olmuş ve ucuzlamış. Öyle ki zamanla insanlar bu sanata karşı olan heyecanını kaybetmiş ve Ukiyo-e sıradan,  ucuz bir baskı haline gelmiş. Bu ucuzluk, ticareti yapılan eşyaların paketlemesinde kullanılacak kâğıt kadar sıradanlaşmasına sebep olmuş ve Hollandalı sanatçılara yeni bir kapı açmış. Yeni bakış açıları arayışı içinde olan Avrupa sanatı bu yeni teknik karşısında şaşırmış ve yüksek kesim sanatçılar Japon sanatından hayli etkilenmiş. Japonlar için değeri ihraç ürünleri paketlemesine düşmesine rağmen Avrupalı sanatçılar arasında bu eserler inanılmaz yüksek fiyatlardan satılmış ve Avrupa’da daha önce görülmeyen gündelik konular, sıra dışı perspektifler ve renkler, etkilenen sanatçıların eserlerinde yavaştan yerini almaya başlamış (Japonizm). Bunun en bilindik örneği Vincent Van Gogh diyebiliriz.

Julien Tanguy’in Portresi
Van Gogh, “Julien Tanguy’in Portresi”
Resmin arka tarafında Ukiyo-e çizimleri yer alıyor

Julien Tanguy’in Portresi”nde de görüldüğü gibi Van Gogh, Japon resmini yağlı boya kullanarak kendi sanatına iliştirmiş. Kimi sanat tarihçileri Van Gogh’un sanatını yaratan asıl ilham kaynağının Japon sanatı olduğunu düşünüyor ve hatta bunu kendi sanatına iliştirmesini satışlarını artırmak üzere “taktik” olarak görüyormuş.

Van Gogh’un kardeşi Teo’ya yazdığı mektuplardan bu ilgiyi ve hayranlığı görebiliyoruz.

“… Japonların çalışmalarında her şeyin sonsuz bir açık-seçiklik içinde olmasına gıptayla bakıyorum. Bu çalışmalar hiçbir zaman bıktırıcı değil ve hiçbir zaman aceleyle yapılmış gibi durmuyorlar. Soluk alıp vermek kadar basit görünüyorlar; bir figürü birkaç kesin ve emin çizgiyle bir ceket düğmesi iliklercesine kolaylıkla, verebiliyorlar.”

Tutkulu bir Ukiyo-e ahşap koleksiyoneri olan Van Gogh’un, yaklaşık 500 parçadan oluşan koleksiyonu bile mevcut. Hatta bu koleksiyonun dijital hali Van Gogh Müzesi tarafından internete açılmış. Hemen “e hani bu adam fakirdi nasıl yaptı bu koleksiyonu?” demeyiniz. Bu koleksiyon Ukiyo-e’nin Avrupa’da daha ucuz olduğu zamanlarda oluşturulmaya başlanmış ve maddi sıkıntılardan dolayı bazen bunları satmak zorunda kalmış.

Nasıl oluyor da her konu Van Gogh ile bitiyor bazen anlayamıyorum…

Ukiyo-e sanatından etkilenen tek alan resim olmamış; 20. yüzyılın en önemli bestecilerinden Oliver Messiaen’in mektubunda da bu ilham şöyle geçiyor:

“O muhteşem ülkeyi sevmek için her türlü nedenim var. Her şeyden önce her şeyin asil olduğu bir ülke… Japon müzik gelenekleri,  hayranlık uyandıran “Noh” draması ve “Gagaku” beni hemen alıp götürdü. Var olan en güçlü teatral ifade “Noh” olarak düşünüyorum ve sekizinci yüzyıldan kalma olması gereken “Gagaku” inanılmaz derecede modern kalıyor.”

Gelelim tekrar Japonlara, 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra uluslararası ticaret kapalılığından vazgeçince bu yayılım ticaret sayesinde daha da hızlanmış. Ama bir taraftan da Japon sanatına Avrupa etkileri sızmaya başlamış ve Ukiyo-e dönemi de tamamen değişime uğramış.

Şahsen Ukiyo-e çizimleri genel olarak bana karmaşık geldi. Çizgilerin yoğun olmasından kaynaklı olabilir, belki de benim için yeni olduğundan gözlerim alışmamıştır. Hayatımda ilk defa Japon kültürüne ait bir şeyi öğrendim ve fark ettim ki keşfedilecek, öğrenilecek ve yorumlanacak eserler konusunda biraz dar bir bakış açım varmış. Bu vesileyle kendimi dünyanın değişik kültürlerini ve sanata yansımasını araştırmaya davet ediyorum.

Ukiyo-e ilginizi çektiyse ve bu eserlere daha yakından bakmak isterseniz Google Arts& Culture çok hoş bir sunum hazırlamış (buradan ve buradan ulaşabilirsiniz).

Oliver Messiaen’in Ukiyo-e etkisindeki bestesini merak ettiyseniz burayı ziyaret edebilirsiniz.

Kaynak:Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Sanat Fikri”, Susie Hodge, 1, 2, 3

Yazı: Aslınur Doğan

One thought on “Japon Sanatı Ukiyo-e: Avrupa Sanatına ve Klasik Müziğe Etkisi

Comments are closed.