Anlamakta Zorlandığımız Sanat Eserleri

Merhabalar!

Her geçen gün daha da entel oluyoruz sevgili okurlar. Oldukça tuhaf bir şeye bakıp “Hmm sanatçı burada gerçekten çok derin bir mesaj bırakmış” diyebiliyoruzdur kesin 😀

Mesela aşağıdaki esere baktığınızda neler hissediyorsunuz? Kalabalığın uğultusu, hüzün, belki stres, belki sevinç, gözyaşı ya da yalnızlıktan hangilerini çağrıştırıyor?

Damien-Hirst-Home-Sweet-Home-1996
Damien-Hirst-Home-Sweet-Home-1996

 

Açıkçası ben estetik değerlerime aykırı olan çalışmalara baktığımda, estetik haz duyamayınca mesaja odaklanıyorum. Bilmem ortada her zaman bir mesaj var mıdır? Yoksa kişi sadece ona anlamlı geldiği için mi öylesi bir çalışma yapmıştır? Kafamda deli sorular…

Bu tip eserleri anlamak, üstüne düşünmek ve hakkında konuşmak beni oldum olası korkutmuştur. Çünkü aptalca bir şey düşünmekten çekinmişimdir. Ama bir yandan da içimden “ Benim yorumum mu aptalca yoksa bu önümde duran şey mi?” diye de geçiriyorumdur.

Estetik haz alamadığımız ama güçlü mesajları olan bu sanat eserlerine olan anlam uzaklığı benim gibi sıradan birçok insanın başına gelen bir durumdur diye düşünüyorum.

Yukarıdaki sigara dolu küllük çalışmasının sahibi olan Damien Hirst’ün başka bir çalışması sergi alanındaki bir temizlikçi tarafından çöpe atılmış. Çöpe atılanlar neymiş derseniz boş bira şişeleri, içi sigara izmariti dolu küllükler, yarım doluluktaki fincanlar, yerlerde gazeteler vb.

İtiraf etmek gerekirse temizlikçi amca ya da teyze her kimse onun yerinde olsam ben de atarım bu gördüklerimi. Bu arada Hirst Bey bu duruma gülüp geçmiş ama bu esere çok yüksek miktarda değer biçildiğini de söylemiş olayım.

Bildiğimiz ve alıştığımız sanat ve sanatçıdan ne kadar farklı bu?  Neden cicili bicili estetik standartlar çerçevesinde bir şey sunmak yerine böylesine sıradan ama bir yandan da bir şeylere başkaldıran bir kompozisyon yaratmak istemiş olabilir ki Hirst Bey?

Bir başka popüler ama bir o kadar da ilginç çalışmayı bu noktada anmasak olmazdı: tabii ki Duchamp…

“Fountain”, 1917 — Marcel Duchamp
“Fountain”, 1917 — Marcel Duchamp

Çeşme” ama bildiğimiz pisuvar gönderildiği sergiye kabul edilmeyen ve anlaşılmayan sarsıcı bir eser olmuş zamanında. Sanata duyulan hayranlığı sorgulamak ve bunun gereksiz olduğunu vurgulamak için bu objeyi seçmiş Duchamp oysa.  Şimdilerde ise buna benzer anlamakta zorlandığımız çağdaş çalışmaları sık sık görebiliyoruz.

Peki sıra dışı çalışmaları olan sanatçıların akıllarındaki ortak fikir neydi?

Hirst Bey, Andy Warhol, Duchamp ve başkaldıran diğer avangart* sanatçılar, kendilerini ve sanatlarını ifade ederken güzel ve alışılmış sanatın sadece mutlu azınlığa hitap ettiğini ve gerçekleri yansıtmada yeterli olmadığını söylerlermiş.

Ama sanki böyle de bir azınlığa hitap etmiyor mu bu eserler? Bu çalışmaların, ortalama bir insan tarafından anlamlandıramayacak türde olduğunu düşünüyorum.

Her gün etrafımızda olan kullanımdaki eşyaları kompozisyon içerisinde sunmak aslında kişiyi durduğu yerde tutup sarsmaya çalışmak gibi bir çaba belki de. Bu yüzden anlamaya, duymaya çalışmaktan kaçmadan, o çalışmadan neler kapabileceğine yoğunlaşmalı insan. Böylelikle anlamaktan çekindiğimiz çalışmaları azınlığa hitap eden bir akım eseri olmaktan kurtarırız bakarsınız.

Avangart*: Öncü

Yazı: Aslınur Doğan